“BAŞAK
KİM?”
Aylin
Aşk nasıl bir şey diye sorsalar
bana, ne derdim bilmiyorum. Ta ki bu kollarında kaybolduğum adamı tanıyana
kadar. Aşk güvendir. Aşk büyüdür. Aşk huzurdur. Nefes almak yaşamak. Yanında
bir kule gibidir. Geceler onunla olduğun yatakta karanlık değildir. Korku hep
uzağındadır. Umut her şeyde vardır. Hayal kurmaktan korkmazsın. En önemlisi de.
Hayallerin gerçek aşk içinse her zaman gerçek olur. Hayatta hiçbir zaman
mutlu olamayacağımı düşünürdüm ben, ama öyle değildi. Yani en azından yiğit
gelene kadar…
Ofisten çıkmamız, eve gelmemiz,
kendimizi şehvetin kollarına bırakmamız sadece dakikalar almıştı. Kocaman bir
ev, yine kocaman bir yatak odası. Kocaman bir yatakta birbirimize sarılmış
uyuyorduk. Ya da en azından Yiğit öyle yapıyordu. Seviyordu. Her şeyimle, her
şeye rağmen. Bende onu seviyordum bu mükemmel sertlikteki aşk dolu adamı
gerçekten çok seviyordum… Öyle derin ve
huzurlu uyuyordu ki ona bakmaya doyamıyordum. Yüzünün keskinliği ama aynı
zamanda çekiciliği göz kamaştırıyordu. Sonra bir şey oldu. Huzurla uyuyan
suratı kasıldı. Kaşları şiddetle çatıldı ve bir anda yüksek bir sesle
“Lanet olsun Başak neden!!!” diye
haykırarak yerinde sıçradı. Başak? Ne neden? Bir an nerede olduğunu anlamak
istercesine nefes nefese odayı bakışlarıyla taradı. Onu ilk defa böyle
görüyordum. Gözleri korku dolu bakışlarla gözlerimi bulduğunda ise duraksadı.
Bedeninde gözle görülebilecek bir rahatlama belirdi ve kendini yatağa
bıraktığında derin bir nefes verdi. Yüzü
ter içinde kalmıştı. Üzerine doğru eğilip, elimi yüzüne yerleştirerek
“İyi misin?” diye sordum. Sadece
başını evet dercesine sallayarak cevap verdiğinde şu anda kim? Ne? Nasıl? Neden
sorularının yeri değildi ve çenemi kapalı tutarak yanağına bir öpücük bıraktım.
İçimden bir ses,
“Başak kimdi? Eski sevgilisi mi?
Hala rüyasında görüyorsa ne yaşamışlardı?” diye fısıldayıp duruyordu. Aklımdan
geçenlerle dilim resmen savaşıyordu.
…………………………………
Yaklaşık
bir hafta Amerika’da mükemmel bir şekilde geçmişti. New York sokaklarını Yiğit
ile gezmiş, bu şehirde her ne kadar yorulsam da, bir o kadar hayran kalmıştım.
Fazlasıyla büyük binalar, fazlasıyla çok insanlar vardı. Hiç biri bir diğeri
ile ilgilenmiyordu… Lüks restoranları,
korkutucu denizi vardı. Ama her şeyi ile artık geride kalıyordu. Yiğit
İle hava limanındaydık. İstanbul’a geri dönüyorduk. Birbirimizden koptuğumuz o
sıcacık mutlu evimize dönüyorduk. Rubi ve Kadir’i de fazlasıyla özlemiştim. Bu
düşüncelerimi bozan yine bir uçağa biniş anonsuydu ve bu anons bizim içindi.
Yiğit burnumun ucuna bir öpücük bırakarak,
“Hadi evimize dönelim artık”
dediğinde gülümseyerek başımı salladım. Onunda evimizi özlemesi beni çok mutlu
etmişti. Yürürken koluna girmiştim ve kulağına doğru eğilerek,
“Eminim Rubi’de seni çok ama çok
özlemiş olmalı” dediğimde gülümseyen Yiğit,
“O beni çok aldattı. Onun için
özlemesini kabul etmiyorum. “ dediğinde ise bu sefer ben kahkaha atmamak için
savaşmıştım . Yiğit, bu halime bakarak,
“Yalan mı? Bora, Selim ve eminim
ki şu anda da Kadir ile uyuyordur.” Dediğinde yanağına bir öpücük bırakarak,
“Eminim onunla uyumaktan haz
etmiyordur. En son beraber uyuduklarında boğuluyordu.” Dedim. Yiğit ne demek istediğimi anlamak istercesine
suratıma bakarken, hızla
“Gece yatağında yatmış. Kadir de
dönerken altına almış. Acı hırlaması olmasaydı ve ben duymasaydım. Kesin
boğulurdu.” Dediğimde gözlerimin nasıl baktığının farkında bile değildim. Bu
bakışıma Yiğit,
“Bu bakışlardan anlıyoruz ki hemen
arkasından Kadir’de boğularak ölebilirmiş.” Dediğinde ise sırıtarak
“Kesinlikle” dedim. Sonrasında
kontrollerimizi yapmış, uçağa yerleşmiş, üstelik kalkışı da gerçekleştirmiştik.
Uzun bir yolculuk bizi bekliyordu. Aklımda tek soru vardı ve ona nasıl
soracağım konusunda herhangi bir fikrim yoktu. Sorsam konuşur mu? Tepki
gösterir mi? Diye endişeleniyordum. Ama Başak denen kadının kim olduğunu, neden
Yiğit’in rüyalarında yer aldığını bilmeden rahat edebileceğimi de
düşünmüyordum.
……………………..
Uçak havalanalı yaklaşık 3saat olmuştu. Sabah erken
saatlerde kalktığımızdan ikimizde bir süre uyuklamıştık. Ta ki kahvaltı için
servisler başlayana kadar. VİP bölümünde olmanın verdiği rahatlıkla keyifli bir
yolculuk yapıyorduk. İkram olarak uzatılan sallama çaya tiksinti ile bakan
Yiğit mırıldanarak,
“Kendi ülkemin çayını alıp bu şekilde rezil bir ürün olarak
göndermelerinden ve üstelik birde bunu alanlardan gerçekten nefret ediyorum.”
Diye söylendi. Bu cümleyi kavrayamayarak,
“Ne?” diye sordum. Yiğit bu soruma karşılık, eline kendisine
uzatılan sallama çay poşetini alıp, bana açıklamak istercesine göstererek,
“Bunun içindeki çaylar, Rize’de toplanıyor. En iyi şekilde
işleniyor ve yurt dışına gidiyor. Ardından orada bu şekilde iğrenç poşetlere
koyulup, ülkemize iki katı paraya satılıyor. Ve ülkemizdeki insanlarda bunun
için Pazar oluşturuyor.” Dediğinde ne söylemek istediğini anlamış ve
üzülmüştüm. Çayı geri vererek içmedi. Kahvaltıyı sandviç ile yapıp, sessizliğe
gömüldüğümüz anda yine aklıma gelen soru ile dişlerimi sıktım. Kimdi bu Başak?
Soramazdım. Ya da ben sormamalıydım.
Duyduğumun farkında, kendi uygun zamanda açıklamalıydı. Ama bu uygun zaman gelene
kadar da çıldırabilirdim… Eminim Yiğit’in en çok hoşuna gidende bu olurdu.
………………….
İstanbul, havası her ne kadar berbat, trafiği her ne kadar
cehennem, insanları her ne kadar aceleci olsa da, dünyanın hiçbir metropol
şehrine değişmezdim. New York kadar mekanik bir şehir olamazdık elbette ama
sıcacık bir şehrimiz vardı. Uçaktan çıkıp valizimizi almış, çıkışa doğru
yürümeye başlamıştık.
Valizler elimizde çıkışa gelmiştik. Kapıda bizi bekleyen
Selim ile göz göze geldiğimde beni uğurlayan adamdan eser kalmadığını
gördüm. Bu gerçekten çok güzeldi. Selim
bize doğru yaklaşırken hemen arkasından çıkan Elif ile benimde yüzüm
aydınlandı. Onu uzun süredir görmüyordum ve fazlasıyla solgun görünüyordu. Elif
bana, selimde Yiğit’e sarılırken, Elif’in kulağına
“Çok bitkin görünüyorsun” diye fısıldadım. Elif sessizce
“Yorgunum ondandır” dediğinde anında duraksayan Selim ile
göz göze geldik. Sinirli, hatta öfkeli bir yüz ifadesindeydi. Biraz sert çıkan ama sesinin tonunu ayarlamış
bir şekilde
“On gündür neyin yorgunluğu anlamadım. Neden bir doktora
gitmemek için dirediğini anlamıyorum.” Dediğinde ise Bana sarılı bir şekilde
duraksayan elif derin bir nefes vererek, artık bu sorudan sıkıldığını, hatta
bıktığını belli edercesine,
“Yoğun çalışıyorum doktorluk bir durum yok” diyerek karşılık
verdi. Tepkisi ile bir tezatlık
oluşturan görüntüsü arasında sıkışıp kalmış bir ses tonu vardı. Sanki yolunda
gitmeyen bir şey vardı ve bunu söyleyemiyormuş gibiydi. Onunla bu durumu
konuşmayı aklımın bir kenarına yazarken, Yiğit ile göz göze geldim. Onunda
kaşları çatılmıştı. Selim’in bu hareketleri çokta normalmiş gibi görünmüyordu.
………………
Hava limanındaki kısa merhabalaşma sona ermiş ve eve
gelmiştik. Evde Rubi ve Kadir ile karşılaşmış, Rubi’nin tatlılığında huzur
bulmuş ve dinlenmek için odamıza geçmiştik. Odaya girdiğimiz anda gözlerim
yatağı bulmuştu. Ne kadar zor 2 hafta geçirmiştim ben bu yatakta. Ne kadar
soğuk ve acı verici. Hepsi geçmişti. Hepsi geride kalmış ve artık bu yatakta
beraber uyuyacaktık. Aklımdan geçenleri okumuşçasına elini yüzüme yerleştiren
Yiğit, derin bir nefes alarak,
“Biliyorum.” Dedi ve konuşmama izin vermeden devam etti.
“Zordu. Bir daha olmayacak. Benim içinde fazlasıyla zor
geçti. Saçmalık olduğunu biliyorum ama iyide oldu. Senin olmadığın bir zamanda,
neresi olursa olsun, yaşanmıyor. En az senin kadar acı ve zor zamanlar
geçirdim. Hakkımda az şey bildiğini biliyorum.” Dedi ve sustuğunda
fısıldayarak,
“Anlat” dedim. O an yutkunduğunu gördüm. Yiğit benim için
hep güçlüydü. Güçlü ve acısız. Belli oluyordu bir şeyler yaşadığı ve bunu
anlatmama nedenleri olduğunu da fark edebiliyordum. O konuşmazken bu sefer
aklıma gelen Başak kim sorusu bu sefer
“Başak kim?” diye fısıldanarak çıktı. İstemsiz, engelsiz
çıkan bu soru ile gözleri kararan Yiğit elini yüzümden çekerek,
“Beni kadınlardan, aşktan soğutan tek kişi” dediğinde
kalbimin acıdığını hissettim. Daha önce aşık olduğunu bilmiyordum. Ya da aşık
olabileceği bir kadının olduğunu. Bu his içimin yanmasına sebep olmuştu.
unutmadığı, nefret edebilecek kadar sevebildiği bir kadın mı vardı. Hala
rüyalarına giren, pişmanlıkla yanım kavrulmasına neden olan bir kadın?... İçimde ve aklımda savrulan sorular beni kavururken, sadece anlatması için
gözlerine baka kaldım. Aşık olduğu kadını anlatmasını, ondan neden nefret
ettiğini anlatmasını istiyordum…
İlk yorummm gerçekten süper olmuş ama bn yiğitin bu halde olmasını annesine bağlamıştım ama yanlışmış o başak denen kadınmış meğer şaşırdım valla
YanıtlaSilVe yine süperdi sürekli başka olaylar ve bu çok daha güzel oluyo ellerini yüreğine sağlık 😚
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümde ya ben elifi hatırlayamadım kimdi o ?
YanıtlaSilSelimin peşinde koştuğu kızdı galiba
SilSelimin peşinde koştuğu kızdı galiba
SilAllahım bu Başak nereden çıktı şimdi?Tam da barıştılar derken!Çıldıricimmm...
YanıtlaSilÇok güzel bir bölüm olmuş canım kalemine yüreğine sağlık
YanıtlaSilEllerine sağlık abla güzel olmuş 😍
YanıtlaSil3 bölüm biriktirdim, sonunda hepsini okudum iki bölüm mutlu sonla bitti ama bu ölüm Başak'la. Başak kim ayol slxnslxjdmxkdnfkxjskx ama bölüm çok mükemmeldi eline sağlık 😻🌌☁
YanıtlaSil_yine süper bi bölümdü abla ellerine sağlık yalnız şu başak canımızı sıkacak gibi_
YanıtlaSilKiyamam kii ben Yiğit'e..
YanıtlaSil:)) aşık bir yiğit çok güzel olmuş emegine sağlık
YanıtlaSil:)) aşık bir yiğit çok güzel olmuş emegine sağlık
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümdü. Ellerine sağlık. Basak kim acaba çok merak ettim :) elif hamile olabilir mi acaba? Çok yorgun + kimseye diyemiyor + selim kızgın kesin hamileee :) heyecanla bekliyorum yeni bölümü çok bekletme bizi abla :)
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilYa yinee süperrr
YanıtlaSilHarika ask fırtınasını neden gecemin yıldızı gibi cabuk yayınlamıyorsun Özlem ablacıgımmmm
YanıtlaSilBölüm çok güzel hatta başlıkta benim adım geçiyor yani basak çok güzel yeni bölümü merakla bekliyorum.
YanıtlaSilBu bölümde yiğitin ağzından okumayacakmıydık biz neden Aylin bu bölümde askımda beklediğim gibi değilde aralarında kısa diyolaglar vardı ben sorunlarını konuşurlar diye ümit etmiştim ama beklediğim bir bölüm değildi eksiklikler vardı Can'ım Başak yiğitin eski kız arkadaşı olmalı yeni bölüm merakla bekliyorum
YanıtlaSilAy bu basak da nereden cikti simdi ya emegine saglik yine guzeldi
YanıtlaSilEllerine aklına sağlık çok güzeldi yeni bölüm sabırsızlıkla bekleniyor bundan emin olabilirsin yazarcım 😀😀
YanıtlaSilEllerine aklına sağlık çok güzeldi yeni bölüm sabırsızlıkla bekleniyor bundan emin olabilirsin yazarcım 😀😀
YanıtlaSilSade bir bölümdü. Yinede güzeldi. Ellerine sağlık.
YanıtlaSilSade bir bölümdü. Yinede güzeldi. Ellerine sağlık.
YanıtlaSilKlasik bir bölümdü . başak yakındır gelir
YanıtlaSilBaşak kimdi
SilAylin'in Başak konusundaki son düşüncelerine katılıyorum. Hala rüyalarına girdiğine göre ne şekilde olursa olsun unutulmamış ve düşünülen birisi. Unutmuş olsa onunşa ilgili kabus da görmez.
YanıtlaSilŞimdi, Elif hamile de onu mu yoksa önemli bir hastalığı var da onu mu saklıyor.
Bence hamile ama hala fakir kız zengin oğlan takıntısı olduğu için evliliğe zorladı olmasın diye saklıyor
Harikaa ����
YanıtlaSilBolummm superdiii şimdi asıl okunacak hale geldi yigitin bilinmeyenleri ni öğreneceğiz çok çok güzel 😍😍😍😍
YanıtlaSil