: "width=1100"' name='viewport'/> ÖZLEM ÇORAPÇI AYDEMİR HİKAYELERİ: GECEMİN YILDIZI 42. BÖLÜM xgbtipjytrul.ozlemaydemir.com.

2 Eylül 2016 Cuma

GECEMİN YILDIZI 42. BÖLÜM

                 
                                                          “BAŞAK KİM?”
Aylin
Aşk nasıl bir şey diye sorsalar bana, ne derdim bilmiyorum. Ta ki bu kollarında kaybolduğum adamı tanıyana kadar. Aşk güvendir. Aşk büyüdür. Aşk huzurdur. Nefes almak yaşamak. Yanında bir kule gibidir. Geceler onunla olduğun yatakta karanlık değildir. Korku hep uzağındadır. Umut her şeyde vardır. Hayal kurmaktan korkmazsın. En önemlisi de. Hayallerin gerçek aşk içinse her zaman gerçek olur. Hayatta hiçbir zaman mutlu olamayacağımı düşünürdüm ben, ama öyle değildi. Yani en azından yiğit gelene kadar…
Ofisten çıkmamız, eve gelmemiz, kendimizi şehvetin kollarına bırakmamız sadece dakikalar almıştı. Kocaman bir ev, yine kocaman bir yatak odası. Kocaman bir yatakta birbirimize sarılmış uyuyorduk. Ya da en azından Yiğit öyle yapıyordu. Seviyordu. Her şeyimle, her şeye rağmen. Bende onu seviyordum bu mükemmel sertlikteki aşk dolu adamı gerçekten çok seviyordum…  Öyle derin ve huzurlu uyuyordu ki ona bakmaya doyamıyordum. Yüzünün keskinliği ama aynı zamanda çekiciliği göz kamaştırıyordu. Sonra bir şey oldu. Huzurla uyuyan suratı kasıldı. Kaşları şiddetle çatıldı ve bir anda yüksek bir sesle

“Lanet olsun Başak neden!!!” diye haykırarak yerinde sıçradı. Başak? Ne neden? Bir an nerede olduğunu anlamak istercesine nefes nefese odayı bakışlarıyla taradı. Onu ilk defa böyle görüyordum. Gözleri korku dolu bakışlarla gözlerimi bulduğunda ise duraksadı. Bedeninde gözle görülebilecek bir rahatlama belirdi ve kendini yatağa bıraktığında derin bir nefes verdi.  Yüzü ter içinde kalmıştı. Üzerine doğru eğilip, elimi yüzüne yerleştirerek

“İyi misin?” diye sordum. Sadece başını evet dercesine sallayarak cevap verdiğinde şu anda kim? Ne? Nasıl? Neden sorularının yeri değildi ve çenemi kapalı tutarak yanağına bir öpücük bıraktım. İçimden bir ses,

“Başak kimdi? Eski sevgilisi mi? Hala rüyasında görüyorsa ne yaşamışlardı?” diye fısıldayıp duruyordu. Aklımdan geçenlerle dilim resmen savaşıyordu.
…………………………………

  Yaklaşık bir hafta Amerika’da mükemmel bir şekilde geçmişti. New York sokaklarını Yiğit ile gezmiş, bu şehirde her ne kadar yorulsam da, bir o kadar hayran kalmıştım. Fazlasıyla büyük binalar, fazlasıyla çok insanlar vardı. Hiç biri bir diğeri ile ilgilenmiyordu… Lüks restoranları,  korkutucu denizi vardı. Ama her şeyi ile artık geride kalıyordu. Yiğit İle hava limanındaydık. İstanbul’a geri dönüyorduk. Birbirimizden koptuğumuz o sıcacık mutlu evimize dönüyorduk. Rubi ve Kadir’i de fazlasıyla özlemiştim. Bu düşüncelerimi bozan yine bir uçağa biniş anonsuydu ve bu anons bizim içindi. Yiğit burnumun ucuna bir öpücük bırakarak,

“Hadi evimize dönelim artık” dediğinde gülümseyerek başımı salladım. Onunda evimizi özlemesi beni çok mutlu etmişti. Yürürken koluna girmiştim ve kulağına doğru eğilerek,

“Eminim Rubi’de seni çok ama çok özlemiş olmalı” dediğimde gülümseyen Yiğit,

“O beni çok aldattı. Onun için özlemesini kabul etmiyorum. “ dediğinde ise bu sefer ben kahkaha atmamak için savaşmıştım . Yiğit, bu halime bakarak,

“Yalan mı? Bora, Selim ve eminim ki şu anda da Kadir ile uyuyordur.” Dediğinde yanağına bir öpücük bırakarak,

“Eminim onunla uyumaktan haz etmiyordur. En son beraber uyuduklarında boğuluyordu.” Dedim.  Yiğit ne demek istediğimi anlamak istercesine suratıma bakarken, hızla

“Gece yatağında yatmış. Kadir de dönerken altına almış. Acı hırlaması olmasaydı ve ben duymasaydım. Kesin boğulurdu.” Dediğimde gözlerimin nasıl baktığının farkında bile değildim. Bu bakışıma Yiğit,

“Bu bakışlardan anlıyoruz ki hemen arkasından Kadir’de boğularak ölebilirmiş.” Dediğinde ise sırıtarak

“Kesinlikle” dedim. Sonrasında kontrollerimizi yapmış, uçağa yerleşmiş, üstelik kalkışı da gerçekleştirmiştik. Uzun bir yolculuk bizi bekliyordu. Aklımda tek soru vardı ve ona nasıl soracağım konusunda herhangi bir fikrim yoktu. Sorsam konuşur mu? Tepki gösterir mi? Diye endişeleniyordum. Ama Başak denen kadının kim olduğunu, neden Yiğit’in rüyalarında yer aldığını bilmeden rahat edebileceğimi de düşünmüyordum.
……………………..

Uçak havalanalı yaklaşık 3saat olmuştu. Sabah erken saatlerde kalktığımızdan ikimizde bir süre uyuklamıştık. Ta ki kahvaltı için servisler başlayana kadar. VİP bölümünde olmanın verdiği rahatlıkla keyifli bir yolculuk yapıyorduk. İkram olarak uzatılan sallama çaya tiksinti ile bakan Yiğit mırıldanarak,

“Kendi ülkemin çayını alıp bu şekilde rezil bir ürün olarak göndermelerinden ve üstelik birde bunu alanlardan gerçekten nefret ediyorum.” Diye söylendi. Bu cümleyi kavrayamayarak,

“Ne?” diye sordum. Yiğit bu soruma karşılık, eline kendisine uzatılan sallama çay poşetini alıp, bana açıklamak istercesine göstererek,

“Bunun içindeki çaylar, Rize’de toplanıyor. En iyi şekilde işleniyor ve yurt dışına gidiyor. Ardından orada bu şekilde iğrenç poşetlere koyulup, ülkemize iki katı paraya satılıyor. Ve ülkemizdeki insanlarda bunun için Pazar oluşturuyor.” Dediğinde ne söylemek istediğini anlamış ve üzülmüştüm. Çayı geri vererek içmedi. Kahvaltıyı sandviç ile yapıp, sessizliğe gömüldüğümüz anda yine aklıma gelen soru ile dişlerimi sıktım. Kimdi bu Başak? Soramazdım.  Ya da ben sormamalıydım. Duyduğumun farkında, kendi uygun zamanda açıklamalıydı. Ama bu uygun zaman gelene kadar da çıldırabilirdim… Eminim Yiğit’in en çok hoşuna gidende bu olurdu.
………………….

İstanbul, havası her ne kadar berbat, trafiği her ne kadar cehennem, insanları her ne kadar aceleci olsa da, dünyanın hiçbir metropol şehrine değişmezdim. New York kadar mekanik bir şehir olamazdık elbette ama sıcacık bir şehrimiz vardı. Uçaktan çıkıp valizimizi almış, çıkışa doğru yürümeye başlamıştık.
Valizler elimizde çıkışa gelmiştik. Kapıda bizi bekleyen Selim ile göz göze geldiğimde beni uğurlayan adamdan eser kalmadığını gördüm.  Bu gerçekten çok güzeldi. Selim bize doğru yaklaşırken hemen arkasından çıkan Elif ile benimde yüzüm aydınlandı. Onu uzun süredir görmüyordum ve fazlasıyla solgun görünüyordu. Elif bana, selimde Yiğit’e sarılırken, Elif’in kulağına

“Çok bitkin görünüyorsun” diye fısıldadım. Elif sessizce

“Yorgunum ondandır” dediğinde anında duraksayan Selim ile göz göze geldik. Sinirli, hatta öfkeli bir yüz ifadesindeydi.  Biraz sert çıkan ama sesinin tonunu ayarlamış bir şekilde

“On gündür neyin yorgunluğu anlamadım. Neden bir doktora gitmemek için dirediğini anlamıyorum.” Dediğinde ise Bana sarılı bir şekilde duraksayan elif derin bir nefes vererek, artık bu sorudan sıkıldığını, hatta bıktığını belli edercesine,

“Yoğun çalışıyorum doktorluk bir durum yok” diyerek karşılık verdi.  Tepkisi ile bir tezatlık oluşturan görüntüsü arasında sıkışıp kalmış bir ses tonu vardı. Sanki yolunda gitmeyen bir şey vardı ve bunu söyleyemiyormuş gibiydi. Onunla bu durumu konuşmayı aklımın bir kenarına yazarken, Yiğit ile göz göze geldim. Onunda kaşları çatılmıştı. Selim’in bu hareketleri çokta normalmiş gibi görünmüyordu.
………………

Hava limanındaki kısa merhabalaşma sona ermiş ve eve gelmiştik. Evde Rubi ve Kadir ile karşılaşmış, Rubi’nin tatlılığında huzur bulmuş ve dinlenmek için odamıza geçmiştik. Odaya girdiğimiz anda gözlerim yatağı bulmuştu. Ne kadar zor 2 hafta geçirmiştim ben bu yatakta. Ne kadar soğuk ve acı verici. Hepsi geçmişti. Hepsi geride kalmış ve artık bu yatakta beraber uyuyacaktık. Aklımdan geçenleri okumuşçasına elini yüzüme yerleştiren Yiğit, derin bir nefes alarak,

“Biliyorum.” Dedi ve konuşmama izin vermeden devam etti.

“Zordu. Bir daha olmayacak. Benim içinde fazlasıyla zor geçti. Saçmalık olduğunu biliyorum ama iyide oldu. Senin olmadığın bir zamanda, neresi olursa olsun, yaşanmıyor. En az senin kadar acı ve zor zamanlar geçirdim. Hakkımda az şey bildiğini biliyorum.” Dedi ve sustuğunda fısıldayarak,

“Anlat” dedim. O an yutkunduğunu gördüm. Yiğit benim için hep güçlüydü. Güçlü ve acısız. Belli oluyordu bir şeyler yaşadığı ve bunu anlatmama nedenleri olduğunu da fark edebiliyordum. O konuşmazken bu sefer aklıma gelen Başak kim sorusu bu sefer

“Başak kim?” diye fısıldanarak çıktı. İstemsiz, engelsiz çıkan bu soru ile gözleri kararan Yiğit elini yüzümden çekerek,


“Beni kadınlardan, aşktan soğutan tek kişi” dediğinde kalbimin acıdığını hissettim. Daha önce aşık olduğunu bilmiyordum. Ya da aşık olabileceği bir kadının olduğunu. Bu his içimin yanmasına sebep olmuştu. unutmadığı, nefret edebilecek kadar sevebildiği bir kadın mı vardı. Hala rüyalarına giren, pişmanlıkla yanım kavrulmasına neden olan bir kadın?... İçimde ve aklımda savrulan sorular beni kavururken, sadece anlatması için gözlerine baka kaldım. Aşık olduğu kadını anlatmasını, ondan neden nefret ettiğini anlatmasını istiyordum…

31 yorum :

  1. İlk yorummm gerçekten süper olmuş ama bn yiğitin bu halde olmasını annesine bağlamıştım ama yanlışmış o başak denen kadınmış meğer şaşırdım valla

    YanıtlaSil
  2. Ve yine süperdi sürekli başka olaylar ve bu çok daha güzel oluyo ellerini yüreğine sağlık 😚

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir bölümde ya ben elifi hatırlayamadım kimdi o ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selimin peşinde koştuğu kızdı galiba

      Sil
    2. Selimin peşinde koştuğu kızdı galiba

      Sil
  4. Allahım bu Başak nereden çıktı şimdi?Tam da barıştılar derken!Çıldıricimmm...

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel bir bölüm olmuş canım kalemine yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  6. Ellerine sağlık abla güzel olmuş 😍

    YanıtlaSil
  7. 3 bölüm biriktirdim, sonunda hepsini okudum iki bölüm mutlu sonla bitti ama bu ölüm Başak'la. Başak kim ayol slxnslxjdmxkdnfkxjskx ama bölüm çok mükemmeldi eline sağlık 😻🌌☁

    YanıtlaSil
  8. _yine süper bi bölümdü abla ellerine sağlık yalnız şu başak canımızı sıkacak gibi_

    YanıtlaSil
  9. Kiyamam kii ben Yiğit'e..

    YanıtlaSil
  10. :)) aşık bir yiğit çok güzel olmuş emegine sağlık

    YanıtlaSil
  11. :)) aşık bir yiğit çok güzel olmuş emegine sağlık

    YanıtlaSil
  12. Çok güzel bir bölümdü. Ellerine sağlık. Basak kim acaba çok merak ettim :) elif hamile olabilir mi acaba? Çok yorgun + kimseye diyemiyor + selim kızgın kesin hamileee :) heyecanla bekliyorum yeni bölümü çok bekletme bizi abla :)

    YanıtlaSil
  13. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  15. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  16. Harika ask fırtınasını neden gecemin yıldızı gibi cabuk yayınlamıyorsun Özlem ablacıgımmmm

    YanıtlaSil
  17. Bölüm çok güzel hatta başlıkta benim adım geçiyor yani basak çok güzel yeni bölümü merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  18. Bu bölümde yiğitin ağzından okumayacakmıydık biz neden Aylin bu bölümde askımda beklediğim gibi değilde aralarında kısa diyolaglar vardı ben sorunlarını konuşurlar diye ümit etmiştim ama beklediğim bir bölüm değildi eksiklikler vardı Can'ım Başak yiğitin eski kız arkadaşı olmalı yeni bölüm merakla bekliyorum

    YanıtlaSil
  19. Ay bu basak da nereden cikti simdi ya emegine saglik yine guzeldi

    YanıtlaSil
  20. Ellerine aklına sağlık çok güzeldi yeni bölüm sabırsızlıkla bekleniyor bundan emin olabilirsin yazarcım 😀😀

    YanıtlaSil
  21. Ellerine aklına sağlık çok güzeldi yeni bölüm sabırsızlıkla bekleniyor bundan emin olabilirsin yazarcım 😀😀

    YanıtlaSil
  22. Sade bir bölümdü. Yinede güzeldi. Ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  23. Sade bir bölümdü. Yinede güzeldi. Ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  24. Klasik bir bölümdü . başak yakındır gelir

    YanıtlaSil
  25. Aylin'in Başak konusundaki son düşüncelerine katılıyorum. Hala rüyalarına girdiğine göre ne şekilde olursa olsun unutulmamış ve düşünülen birisi. Unutmuş olsa onunşa ilgili kabus da görmez.

    Şimdi, Elif hamile de onu mu yoksa önemli bir hastalığı var da onu mu saklıyor.

    Bence hamile ama hala fakir kız zengin oğlan takıntısı olduğu için evliliğe zorladı olmasın diye saklıyor

    YanıtlaSil
  26. Harikaa ����

    YanıtlaSil
  27. Bolummm superdiii şimdi asıl okunacak hale geldi yigitin bilinmeyenleri ni öğreneceğiz çok çok güzel 😍😍😍😍

    YanıtlaSil