"ÖZLEDİĞİM O DEĞİL "
Gitti acısıyla öfkesiyle kırgınlığıyla beni ardında bırakıp
gitti. Bu koca sıcacık evde iliklerine kadar üşüyen beni bir başıma bırakıp
gitti. Ne düşüneceğimi ne hissedeceğimi bilmeden sadece hafızamda kalan bebek
odasındaki sözleri, ofisteki o bakışı ile evin camından dışarıya bakıyordum.
Gidiyorum demedi. Hatta o öfkeli, kırgın bakışını atmaktan başka hiç bir şey
yapmadı. O bakışlar aslında o kadar çok şey anlatıyordu ki anlamamak
imkânsızdı. Bitmişti. Acımın verdiği
yanlışla her şeyin bitmesine sebep olmuştum. Haklı mıydı? Evet haklıydı. Ama
ben onun acısını anlamadığım kadar oda benim acımı anlamadı. Camın önünde gözyaşlarıma
inat çağlayarak yağan yağmurun karşısında derin bir nefes aldım. Hayatımda
hiçbir şey kolay olmamıştı zaten. Yiğit'e hiç ama hiç kolay biri değildi.
Gitmek istedi. Bana varlığının verdiği sertlikle acı vermektense, yokluğuyla
cezalandırdı. Ben hayatımdaki cezalara alışıktım. Çektiğim her ceza acıydı. Ama
bu acı sadece şiddete dayalıydı. İlk defa ruhuma bir ceza verilmişti. Üstelik bu
gerçekten çektiğim en büyük acıydı. Bu ceza ne zaman biterdi bilmiyorum. Gerçi
biteceğinden de emin değildim…
Camın karşısında ne kadar durduğumu bilmiyorum. Beni
daldığım acı düşüncelerden çıkaran, Kadir’in elini omzuma tam bir abilik
içgüdüsüyle yerleştirip,
“Gelecek” diye söylemesiydi.
Elbette gelecekti. Elbette buraya dönecekti. Ama benim umursadığım, benim canımı yakan
gelmesi değil, gitmesiydi. Elimi omzumda duran ve son zamanlarda güvenli
bulduğum elin üzerine yerleştirdim.
Sonrasında derin bir nefes alarak,
“Gelmesi değil, gitmesi sorun. Her sorun, her hata, öfkede
gidecek mi? Diye düşünmek tarif edilemeyecek kadar berbat bir duygu. Ben hata
yaptım evet ama o burada kalmalıydı. Bana birçok ceza verebilirdi.
Konuşmayabilirdi. Soğuk davranabilir hatta acısını öfkesini defalarca
kusabilirdi. Ama burada kalmalıydı. Kilometrelerce uzağa gidip, cezamı
yokluğuyla vermemeliydi. Bu bir şeylerin düzelmesi değil bitmesi olur. Bunu
tahmin etmeliydi. Ya da belki istediği
de budur. Bilmiyorum.” Dediğimde daha
fazla konuşmama izin vermeden onunla göz göze gelmem için beni kendi etrafımda
döndürdü ve iki elini omzuma yerleştirerek tam bir abi bakışlarıyla,
“Sorun büyük ama aşılamayacak bir şey değil. Bu uzaklık her
ikinize de iyi gelebilir. Sadece kalbinizi dinlerseniz çokta uzun sürmeyeceğine
eminim.” Diyerek teselli ettiğinde bu konuyu konuşarak her ne kadar uzaksakta
acısı hep aynı olacak hatta daha da artacaktı. Sonuç? Yiğit Amerika’ya gitti. Ben buradayım. Benim
acımın ne zaman geçeceği belli olmadığı gibi, onunda ne zaman döneceği belli
değildi. Onun için sadece çalışmalı, başka şeyler düşünmeli ve kendimi tamamen
dağılmadan toplamalıydım. Bunun içinde Kadire
“Tamam, bu kadarı yeter. Elbet dönecek ve yaşanacak olanlara
da geldiğinde karar veririz. Şimdi sabahtan beridir bir şey yemedik karnın aç
mı?” diye sordum. Kadir şaşkın bir yüz ifadesi ile başını onaylar anlamında
sallarken gülümseyerek,
“Ben üstümü değiştirirken sende pizza söyler misin? Bu
günlük dışarıdan yiyelim olmaz mı? Diye
sorduğumda, gözlerindeki şaşkınlıkla bana cevap vermesine izin vermeden
yanından gitmiştim. Çünkü fazlasıyla
şaşkın ve fazlasıyla soru sarmaya niyetli gibiydi. Belki de sıkı bir azar
yiyecektim.
Merdivenlerden çıkıp odaya girmemle, derin bir nefes alıp
banyoya yönelmem bir olmuştu. Hızla yüzümü yıkamış ve aynada kendimle göz göze
gelmiştim. Gözlerime odaklanmış kendime bakarken, içimden bir ses , ‘sakın
ağlayayım deme! Ağlarsan daha zor olur. Kendini dağıtırsan toplayamazsın Aylin
kendine gel!’ diye söylendim ve birkaç kez daha suratıma su çarpıp, havluyla
kuruladım. Ardından üzerimi değiştirip, günlük taytımı ve tişörtümü giydim.
Saçlarımı da topladıktan sonra salona Kadir’in yanına salona inmiştim. Kadir koltukta oturuyordu. Her zaman
ki gibi telefonu da elindeydi. Son zamanlarda elinden o telefon hiç düşmüyordu.
Tabi o telefon elinde olduğundan beridir de suratındaki o gülümseme de hiç
eksik olmuyordu. Mutfaktan su almak için ayağa kalktım ve tam mutfağa
girecekken çalan kapı ile duraksamıştım. Gelen kesinlikle pizzacı olmalıydı.
Kapıya doğru yöneldim ve elim tam kapının koluna gittiği anda arkamdan çekilip,
Kadir ile göz göze gelmem bir oldu.
Kadir kızan bakışlarla
“onca olaydan sonra hala kapıyı ardında kim olduğunu
anlamadan açmak tam bir çocukluk.”
Dediğinde gerçekten yaramazlık yapmış bir çocuk gibi hissettim.
Abisinden azar işiten bir kız gibi gülümsedim ve Kadir bana devirdiği gözlerini
çekip kapıyı açmak için beni arkasına çekti. Onun o koca cüssesine arkadan
baktığımda, aklıma onunla ilk tanıştığım gün geldi. Öfkeli, acılı bakışlarıyla,
“Bu evde uzun süre kalmayacağım. Benden abilik bekleme çünkü
benim hiçbir zaman korumaya değer bir kardeşim olmadı.” Demişti. Bu sözler daha
da gülümseme me neden olurken, Kadir’in
“Komik olan ne?” diye sorusu doldu kulaklarıma, elinde pizza
ve o mükemmel görünüşü ile Kadir bana soru dolu ifadesi ile bakarken, ona
gülümseyerek,
“Seninle ilk tanıştığımızda yani Ayşe cadısı ile eve
geldiğin ilk gün ve söylediklerin geldi aklıma.” Dediğimde ise gözleri tiksinti
ile kapanıp açıldı. Ardından alaycı bir ses tonunda
“Salak ergen tripleri. Babanı bende sevmiyordum. Üstelik
önceki evimizde hemen üst katta çocukluk aşkım vardı. Onu orada bırakıp, o eve
gelmek hiç hoşuma gitmemişti. “ diyerek o günkü tavrını açıkladığında, daha da
gülümseyerek,
“Kadir ve Aşk? Yani ikiniz yan yana iki farklı iki kutup
gibi görünüyor” diye alayla
söylendiğimde Kadir kaşlarını çatarak,
“O zamanlar bir kalbim vardı” diye söylendi. Onun bu
karşılığına esprili bir tavırla,
“Şimdi yok mu? Yani son zamanlarda gözle görülür bir şekilde
kendini belli ediyor da” diye sorduğumda Kadir’in suratında beliren kırıklıkla
yutkundu ve elindeki pizzayı göstererek,
“ şunu soğutmadan yesek iyi olacak. Kalbimi nerede gördüğünü
sonra anlatırsın” diyerek yanımdan hızla geçip, salona doğru yürüdü. Bu tavrı
garipti. İlk defa onun duygusal anlamda hüzünlendiğini fark ediyordum. Bunun
üzerinde çok fazla durmayarak ve fazla soru ile bunaltmadan sessiz kalıp
peşinden salona yürüdüm…
……………………..
Salonda güzel bir pizza keyfinin ardından, Kadir ile koyu
bir muhabbete dalmıştık. Onun hakkında onca zaman aynı evde yaşamamıza rağmen
ne çok şeyi fark etmediğimi gürdüm. O kadar çok farklı özelliği varmış ki
şaşırmamak elde değildi. Özellikle okuduğu kitapları duyunca çok oldum. Beni
kandırma ihtimaline karşılık konularını sorduğum tüm kitapları bana anlatmıştı.
Tabi bu arada rubi ile oyunlarına da devam etmişti. Bir an aklıma Yiğit gelmiş
ve hüzünlenmeden edememiştim. Oda şimdi beni aklına getirmemek adına kendine
uğraşlar bulmaya çabalıyor muydu acaba. Yoksa umuruna bile değildi ve işine
konsantre olmuş. Kendini işine mi vermişti. Derin bir nefes aldım ve gözlerim
elimdeki telefonun saatine gitti. Saat çoktan 23.50 olmuştu. Amerika ile
aramızdaki saat farkı göz önünde alınırsa şu anda büyük ihtimal iş yerindeydi.
Ve çoktan dosyalarına gömülmüş olmalıydı. Telefonda parmağım isminin üstünde
dolanırken onu aramakla aramamak arasında gerçekten savaş vermeye başladım.
Arayacak olsam açar mıydı? Açsa tepki gösterir miydi? Bunlar beynimde
dolanırken, ikinci bir derin nefesi aldım ve hızla yerimden kalkıp,
“Ben artık yatıyorum. İyi geceler” diyerek odama doğru
yürüdüm. Odama girdiğim anda burnuma dolan Yiğit’in kokusuyla derin bir nefes
alıp verdikten sonra yavaşça yatağa girdim. Onsuz bu yatakta uyumak zor
olacaktı. Onun kolları olmadan bu yatakta sadece üşürdüm ben. İyice sokuldum
pikeye ve kapadım gözlerimi odanın karanlığında. Arkamda hayal ettim Yiğit’i
bana sarılırken, nefesini hissettim ensem yakan ve yaklaşan uykunun kollarına
bıraktım ruhumu…
……………………………….
2 hafta sonra
Yiğit gideli iki hafta olmuştu. Hüzünle, yalnızlıkla geçen
iki hafta. İşler fazlasıyla yoğundu ve
yetiştirmekte zorluk çekiyorduk. Yiğit gittiğinden beridir hiç aramamış ve
kendisinden de bir haber almamıştım. Selim bu durum tüm sorumlusu beni
gösterircesine mesafeli davranıyordu. Sürekli
sert konuşuyor, talimatlar veriyor ve gergin davranıyor. Onu haklı buluyorum
ama yine de fazlasıyla zorladığının farkında değildi. Onun için şimdilik
sessizliğimi koruyordum. Tüm bunları
kafamdan atmaya çabalayarak, ofiste işlerle uğraşıyordum. Kadir her zaman ki
gibi tam karşımdaki koltukta elindeki telefonda son zamanlar da oynamaktan zevk
aldığı 3. Sırada olan oyunla ilgileniyordu. İlki ve ikincisi ne mi tabi ki ilki
Rubi’ydi. İkincisi ise Bahar’dı. Bahar ile yan yana geldiklerinde gerçekten çok
eğlenceli olabiliyordular. Eminim elindeki telefon artık sıkmaya başlamıştı ve
Kadir’in gözleri odama her an girecek olan Bahar’ı arıyordu. Gözlerimi önümde
duran kâğıttan kaldırmadan
“Bahar bu gün yok” diye söyledim. Bir an oyunun durduğunu ve
Kadir’in sessizliğini fark ettim. Başımı fazla kaldırmadan, gözlerim gözlerini
buldu ve soru dolu bakışları ile bana baktığını fark ettim. Kadir soru yüklü
sesi ile
“Nerede?” diye sordu. Hafif gülümsememi fark ettiğinde ise
hemen toparlanarak,
“Neden bunu bana söylüyorsun ki?” diye sordu. Kahkaha
atarak,
“Sana değil gözlerine söylüyorum. Sabahtan beri onu
arıyorlar” dediğimde tam karşılık vereceği anda sert bir şekilde açılan kapımla
gözlerim kapıyı buldu. Anında solan gülümsemem ile yutkunmadan edememiştim.
Kapıda korkmamı gerektiren bakışlarla bana bakan, Selim vardı. Kapının kolunda
duran eli sıkılmaktan bembeyaz olmuştu. Çenesindeki gerginlikten dişlerini
nasıl sıktığını fark edebiliyordum. Gözleri ise resmen öfke saçıyordu. Selim öfke saçan bakışlarını gözlerimden bir
an bile ayırmadan,
“Bebeğini kaybettiğin için depresyonda olduğunu sanıyordum.
Ve görüyorum ki depresyondan çıkmışsın” diye sert bir sesle söylediğinde tekrar
yutkunmadan edememiştim. Buda neydi şimdi?
Bu öfke, bu şiddet neyin nesiydi? Sabrımı korumaya çabalayarak donuk gözlerle
ona bakmama derin bir nefes aldı ve
“Hazırlan pasaport ve vize işlemlerini halletmemiz
gerekiyor. Amerika’ya gidiyorsun” dediğinde ise ne diyeceğimi bilememiş bir
şekilde şoka girdim. Ne demek Amerika’ya gidiyorsun.? Üstelik neden gidiyorum?
Soru soran bakışlarla Selim’e bakarken Selim derin bir nefes daha alarak,
“Yiğit’in bunalımdan çıkması için. Berbat bir durumda ve
bunun sorumlusu sensin. Git ortaya çıkardığın yıkımı topla “ dediğinde
kekeleyerek,
“An- la- madım be..” daha kekelemekten cümlemi bitiremeden,
Selim sert bir sesle ve işaret parmağını
tehdit vari bana dikerek,
“Arkadaşımı geri istiyorum Aylin. Ne yapacağın umurumda
değil. Tam iki haftadır bir robot ile konuşuyorum. Onu en son bu halde 3 yıl
önce görmüştüm. Aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyorum. Git ve onu eski haline
getir. Ona ne yaptıysan düzeltmeden de sakın Türkiye’ye de geri gelme!”
dediğinde cümlelerimin artık anlamsız olduğunu, boğazımın dolduğunu hissettim. Kalbimin
atışı sönerken, gözlerimdeki yanma daha da arttı. Kötü müydü? Giden oydu? İyi
gelmedi maden neneden dönmedi? Neden burada beni bir başıma bıraktı. Diye
haykırırken içimde ayağa sıçrayan cadaloz kılıklı ses ‘onu o hale senin
düşüncesizliğin getirdi. Kapa çeneni ve yanına git!” diye bağırdığında yapmam
gerekenin bu olduğunu hissettim. Selim’in
o keskin bakışlarına sadece olumlu anlamda başımı sallayarak karşılık
vermiştim.
………………………………..
1 hafta sonra
O sert günün ardından tüm pasaport işlemleri hızlanmış,
Selim Yılmaz farkı işlemiş ve anında verilmişti. Önceden polis olup olmadığını
sorgulasam da, birçok polis arkadaşa sahip olduğunu öğrenmiştim. Aynı şekilde vize işlemleri de hızla
sonuçlanmıştı. Şimdi ise hava limanında elimdeki pasaportum ve biletime
bakıyorum. Kulaklarıma dolan uçağa geçiş anonsu ile gözlerim biletten ayrıldı.
Hemen kapının oradaydım ve tüm yolcular içeriye alınıyordu. Beni hava limanına
Selim, Elif Kadir ve rubi bırakmıştı. Hepsine ayrı ayrı sarılırken Kadir’e
“Rubi sana emanet. Ona sakın kendi yemeklerinden verme! Onun
yemeği kilerde her gün bir tas vereceksin unutma. Onu bıraktığım gibi
bulacağım.” Dedim ve eğilip Rubi’inin başına bir öpücük bıraktım. Ardından
tekrar Kadir ile göz göze geldiğimde Kadir’e çemkirerek
“Sakın onu yatağına da alma! Seninle aynı yatakta yattığı
sürece hayati tehlikesi var!” diye söylendim.
Kadir ile en son beraber yattıklarında Rubi’nin acı acı inlemesi ile
odaya dalmıştım. Rubi Kadir’in altında almış çıkmak için resmen savaşıyordu.
Kadir’e nasıl saldırdığımı ve Rubi’yi oradan alışımı hatırlıyorum ve kahkaha
atmamak için kendimi zor tutuyordum. Sonra kendimi toparlayıp, kontrolden geçip
uçağa doğru gidiyorum. Beni neyin beklediğini, nasıl bir Yiğit ile
karşılaşacağımı bilmiyorum ama içimde bir his vardı. Beni boğsa da nefes almamı
sağlıyordu. .. uçağa girip, koltuğa yerleştiğimde derin bir nefes alıp kendimi
zamana bıraktım….
……………………………
Saatler saatleri kovaları, yarı uyudum yarı uyanık kaldım.
Aklımda deli sorularla, kitap okudum. Müzik dinledim. Faydası oldu mu? Hayır.
İçimde deli duygularla bekledim durdum. Etrafımdaki çoğu insan İngilizce
konuşuyordu. Tamam bende İngilizce biliyordum ve hemen yanımda ki sarışın
alımlı ve 50 yaşlarında ki kadın sanki merhaba desem uzun bir saat boyunca
benimle muhabbet edecekmiş gibi duruyordu. Öylede oldu. Kadın bana
“Merhaba” dedi ve uçağın iniş anonsu yapılana kadar
konuşmamız devam etti. Nereye gideceğimi, kimin yanına gideceğimi falan hepsini
sordu. Uçak indiğinde ise gülümseyerek yerimizden kalkıp eşyalarımızı alıp
uçaktan çıkmaya koyulduk. Güvenlikten çıkıp valizimi bekledim ve gelince hemen
alıp çıkışa doğru yürüdüm. Tam hava limanının çıkışından çıkıyordum ki koluma
değen el ile durdum. Gözlerim uçakta karşılaştığım kadınla buluştuğunda
gülümseyerek ona baktım. O ile o masmavi ama hüzünlü bakan gözleri ile
“51 yaşındayım ve senin yaşına dönme şansı verilseydi, atmam gereken adımı atardım. Belki de o adımı
attığım için ölümü yalnız beklemek zorunda olmazdım. Hayatta sana bahşedilen bu
şansı iyi değerlendir.” Dediğinde nutkumun tutulduğunu hissettim. Haklıydı.
Yiğit benim dünyamdı. Bana ait bir dünyaydı. Tertemiz güzel bir dünyaydı. Onu
allak bullak eden bendim ve bunu tamamıyla düzeltmem gerekiyordu. Bu tertemiz
bana hediye edilen güzel dünyayı kaybetme gibi bir seçeneğim yoktu.
Kadın verdiği akılın sonrasında hızla uzaklaşmıştı. Bende
onun ardından kapıdan çıkmıştım. Kapıdan çıkar çıkmaz karşılaştığım kişi Bora
Bey’di. Gülümseyen o gri gözler beni bulduğunda yarım gülümseme takındım. En
asından onun gözleri kardeşi gibi öfke saçmıyordu. Saat farkından dolayı burada
daha sabahtı ve sanırım Yiğit şirketteydi. Bora bey hızla yanıma gelip,
“Hoş geldin Aylin” dediğinde ona gülümseyerek
“Hoş bulduk Bora Bey” dediğimde Bora bey kaşlarını çatarak
“İstanbul’da değiliz Bora demen yeterli şirkete geçiyoruz.
Yiğit biraz daha böyle devam ederse hiç çalışanım kalmayacak” dediğinde içimden
kahkaha attım. Hala aynı aksi adamdı. Hiçbir değişme yoktu.
…………….
Birkaç saat içinde New York sokaklarından geçerek devasa
şirkete gelmiştik. Bu şehir tamamıyla taş duvardı. Kocaman binalar ve seri
akıcı bir hayat vardı. Saat henüz 9:30’du ve hayat burada iş olarak başlamıştı.
Burada benim sandviçlerimi yemediği kesindi ve gelirken yoldun malzemeleri
almıştım. Her ne kadar Bora Bey bana deliymişim gibi baksa da önemsememiştim.
Şirketin mutfak bölümünde sandviçi yapmış, her ne kadar sallama çayla idare
edecek olsa da yeterli olacağını umut ederek Yiğit’in bulunduğu odaya doğru
yürüdüm. Şaşkın bakışlar ve Bora bey’in
“Yiğit gerçekten çok şanslı ve sen gerçekten işini biliyorsun
Aylin” diyerek alay etmesini kulak arkası ederek kapıyı çaldım. İçeriden sert
bir sesle İngilizce
“Gel “ diye bağırdığında yutkunmadan edememiştim. O an Bora
Bey ile göz göze geldim ve Bora Bey kaşlarını havaya kaldırarak,
“İki haftadır neler çektiğimizi anlayabiliyor musun? Bunca
çalışan patronları olmama rağmen benden bu kadar korkmuyor” dediğinde tekrar
yutkundum ve yavaşça kapıyı açıp içeriye girdim. Masasında ve üzerinde beyaz
gömleği ve o siyah kemik gözlükleriyle onu ne kadar özlediğimi fark ettim. Ne
kadar uzun zaman olduğunu anladım. Onu görmeyeli yıl olmuş gibiydi. Başını o
önündeki dosyadan bir an bile kaldırmadan,
“Dün istediğim dava dosyaları ve ihtar evrakları hazır mı?”
diye sordu. Girdiğim özlem duygularından hızla çıkarak ona doğru yürüdüm.
Masanın yanına gittiğimde hala bana bakmamıştı. Sert bir sesle
“Masaya bırak” dedi ve ben derin bir nefes alarak elimdeki
sandviç ve çayı hemen dosyaların önüne bıraktım. Başını hiç kaldırmadan önce
bir donup kaldı ve öylece bekledi. Saniyeler sonra başını kaldırdı ve o keskin
kahvelerle göz göze geldim. O kadar derin, o kadar kırgın ve bir o kadar
kararmış bakışlar karşısında resmen felç olmuştum. Gözleri gerçekten ben olup
olmadığımı sorgularcasına bana bakarken saniyeler, dakikalar gibi geçti. Sonuna
bakışını gözlerimden ayırmadan ayağa kalktığında bir adım geri gitmekten
kendimi alamamıştım. Yiğit bana o keskin bakışlarıyla bakarken, aptalca
kekeleyerek,
“Be-ben şe-y sandviç-leri -mi özlemişsindir diye düşündüm.”
Dediğimde bakışları hala çıtı çıkmadan yüzümü tarıyordu. Benim attığım adımı
kapatacak kadar büyük bir adım attı be tam dibimde aramızda milimlik boşluk
bırakacak şekilde durduğunda, gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Saniyeler
içinde gözleri tekrar açıldı ve o özlediğim kollar hızla belime dolanıp, beni
hızla kendine çekti ve dudaklarımız arasında milimlik boşluk bırakacak şekilde
durup nefesi yüzümü yakarken, tamamıyla arzulu çıkan sesiyle,
“özlediğim sandviçlerin değil” diye söyledin. Ayaklarım
titremeye, nefesim hızlanmaya başlarken yine kekeleyerek,
“Ne?” diye sordum. Ardından cevap bekleyen bakışlarla ona
bakarken Yiğit tek kelime etmeden saniyeler içinde nefesimi kesen tek şeyi
yaptı. Dudakları dudaklarımı bulduğunda bedenim sanki başka bir aleme göçmüştü…
allahımmm... ellerine sağlık özlem abla. tam facebooktan çıkıcaktım ki bildirimi gördüm. bence beklediğimize değecek bir blmdü bnce...
YanıtlaSilWoaaaa yine muhteşemsin..
YanıtlaSilNiye sadece kalanın üzüldüğü düşünülür ki? Giden de üzülmüş... Neyse ellerine sağlık bölüm harikaydı. 😘
YanıtlaSilOh be nihayet baristilar muhteşem olmuş
YanıtlaSilEllerine sağlık yazarcığım
YanıtlaSilTabiki şahane olmuş yazarcım ellerine emeklerine yüreğine sağlık aşk daima kazanmalıydı ve kazandı ayyy aşk nr muhteşem bi duygu yaaa :) :)
YanıtlaSilEmin ol aşk sandigin kadar mihtesem bi duygu degil. Sadece romanlarda bu kadar guzel anlatilir. Oda kendi istedigin aski anlatir yazarsin. Yani hayaller bu kadar guzel olan.
SilEmin ol aşk sandigin kadar mihtesem bi duygu degil. Sadece romanlarda bu kadar guzel anlatilir. Oda kendi istedigin aski anlatir yazarsin. Yani hayaller bu kadar guzel olan.
SilKatılıyorum
SilMuhteşem bi bölüm olmuş ��
YanıtlaSilBölüm geçen yine muhteşem...
YanıtlaSilEmeğine sağlık harika bir bölüm daha çıkarmışsın
YanıtlaSilYaaa cok tatlı
YanıtlaSil😍😍❤❤
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilÇok güzeldi 😍😍
YanıtlaSilYa kim ne derse desin Yiğit bencilce davranıyor ikisi de birbinin hislerini anlayamaz bir baba çocuğu kucağına alınca baba olmanın ne olduğunu anlar ama anne rahmine düştüğü andan itibaren bağ oluşur (istisnalar hariç) hani evet acı çok acı kayıp ama insanların kayıplara tepkisi farklıdır herkesin aynı tepkiyi vermesini bekleyemezler ikisi de hatalı birbirlerinin üzüntülerini düşünmeden hareket ederek bu sonuca geldiler ki Aylin o kadar da hatalı değil bence eşyaları ne attı ne yaktı ihtiyacı olana yollayacaktı şahsen öyle bir şey olsa bende tekrar çocuğum olduğunda ona giydiremem baktıkça yıkılırım ki bu konuda tamamen haklı madem verilmesini de istemiyor en azından Aylin bu bunalımdan çıkana kadar göz önünden kaldırsaydı ama saklasaydı yani çekip gitmek ne kesinlikle ve kesinlikle ben Aylinin yerinde olsam ona sert çıkanlara tepki alırdım çocuk sadece Yiğit in çocuğu ve sadece o acı çekiyormuş gibi davranmaları çok saçma kız yıkılıp bir hata yaptı kıza yapmadıkları kalmadı ama beyefendinin gidişi haklı olarak görüldü vay be
YanıtlaSilBende sana katılıyorum bölümü okurken bile acaba Aylin nerede patlayacak kime kızacak diye bekliyordum ama olmadı o konuda büyük bir eksiklik hissettim
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilHaklısın bence de çocuğunu kaybetmiş bir annenin yaptığı bir hataya bi kadar tepki ne kadar doğru. Ne olursa olsum Aylin ne yigitin gitmesini hak etti nede Selimin davranislarini
SilBirde ne ozledin diye soruyor beni ozleyecek degil ya sende yani aylinn
YanıtlaSilEllerine sağlık harikaydı :)))
YanıtlaSilozlem abla super oldu bu bolum oyle sandim ki aylini kovucak odadan cok sukur Beklediyimize deydi ellerine saqliq cok seviyorum seni bitanesin ������������
YanıtlaSilYiğit'in bu kadar çabuk yumuşayacağını ve affedeceğini düşünmüyorum. Kavuşmanın şoku geçince çiftimizin arasında ciddi bir hesaplaşma yaşanacaktır.
YanıtlaSilsuper bolum oldu Ozlem abla bi an oyle sandim ki Aylini kovucak odadan cok sukur ku olmadi oyle oh be rahatladim .Ellerine saqliq guzel ablam benim seni cooook seviyorum beklediyimize deydi 😍😍😍😍
YanıtlaSilmutlu olmalarını özlemişim :)
YanıtlaSilMuhteşem bi bölüm daha. Eline emeğine sağlık abla :)
YanıtlaSilYine harika bir bölümdü. Ama Aylin'e haksızlık yapıldı. Her ne kadar babada olsan,anne daha çok etkilenir. Ve Selim'in söyledikleri gerçekten sinir bozucuydu. Kısacası;Selim'i sevmedim😕😕😕
YanıtlaSilKadir'de hiç birşey demedi Selim'e
SilEllerine sağlık ♡♛♕
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMütüşlü bir bölüm olmuş . Özlem abla
YanıtlaSilİnanmıyorum ya nefesimi tutarak okudum resmen. Ellerine sağlık böyle muhteşem bir bölüm olacağını tahmin etmemiştim ve beklemeye diyen hatta çok değen bir bölüm olmuş
YanıtlaSilYine şahane bir bölümdü. Ellerine yüreğine emeğine kalemine sağlık
YanıtlaSilYine şahane bir bölümdü. Ellerine yüreğine emeğine kalemine sağlık
YanıtlaSilAyyy çok güzel olmuş ellerine sağlık ☺☺☺
YanıtlaSilAyyy çok güzel olmuş ellerine sağlık ☺☺☺
YanıtlaSilCok guzel bir bolm olmus duygulandim ellerine saglik
YanıtlaSilAma tam heyecanlı yerinde bitti ve iliklerime kadar aşklarını hissettim yahu 😳😳 bu ne güzel bir aşk böyle.. Üstad sen müthişsin ya! Bitmesin bu kitap!
YanıtlaSilAyy bolum tek kelimeyle muhtesemm dii cok guzel olmus ya cok guzelll ellerine saglikkk ❤❤❤❤💋💋💋💋😍😍😍
YanıtlaSil.ok .ok güzel bir bölümmmm... ha ri kaa :*
YanıtlaSilHeyyy inanılmaz güzel bir hikaye seni burada da takip etmeme değiyor teşekkürler
YanıtlaSilHeyyy inanılmaz güzel bir hikaye seni burada da takip etmeme değiyor teşekkürler
YanıtlaSilAllahım süperdi
YanıtlaSilBi an barisamayacakalr sandim. Ama superdiii
YanıtlaSilÖzlem abla ellerine sağlık muhtesem
YanıtlaSilayy bi an herşeyy kötü bitecek sandımm kalbim çarptıı ama yine herşey muhteşem olmuş özlem abla ellerine sağlık
YanıtlaSilÖzlem ablacımm ellerine sağlık gerçekten beklediğime değdi emeğine yüreğine sağlık ❤️
YanıtlaSilSüperr olmuş abla ellerine sağlık 😋😙☺😙☺😙☺
YanıtlaSilYemin ediyorum aylin tam bir saf ya 😂😂😊😊
YanıtlaSilİnsaf! Ulen ikinizi de yumurta tokuşturur gibi tokuşturacağım en sonunda!
YanıtlaSilçok güzell bir bölümdü
YanıtlaSilÇok güzel bir bölüm özlemciğim. Tebrik ederim canım
YanıtlaSilMuhtesemmmmm😢😢😢😢
YanıtlaSilYaaaaa niye watpada yazmıyorsun böyle çok garip oluyor
YanıtlaSilYine cok guzel bir bolumdu ah yigit hem kendine hemde aylune eziyetten vaska bisey degildi cekip gitmen oysa birbirinize sarilarak atlatmaniz gerekiyprdu zor durumlarinizi kacarak degil.
YanıtlaSilYine cok guzel bir bolumdu ah yigit hem kendine hemde aylune eziyetten vaska bisey degildi cekip gitmen oysa birbirinize sarilarak atlatmaniz gerekiyprdu zor durumlarinizi kacarak degil.
YanıtlaSilCok güzel bi bölüm olmuş yiğitin bu tepkisini sevdim. Ters davranmadi. Kirginliğini sonra da dile getirebilir. Simdi sıkı sıkı sarilmaliydi ve öyle oldu ✌
YanıtlaSilMikimmil bi bölümdü ���� yeni bölüm hemen gelemez mii ������
YanıtlaSilSüper bir bölümdü 😎 devamını dört gözle bekliyorum 👏
YanıtlaSilGerçekten harika bi bölüm olmuş. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilGerçekten harika bi bölüm olmuş. Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilUzun söze gerek yok hayatımda gördüğüm en iyi yazarlardan birisin 👆👌👍👏👏😏
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilCanım ablam çok güzel olmuş ellerine sağlık gitgide heyecanlanıyor Kitap. Bu arada hayırlı olsun bebişler geliyormuş inşallah sağlıklı ve huzurlu bir hayatın ömrün olur çocuklarında sağlıklı doğar seni seviyorum :* :*
YanıtlaSilCanım ablam çok güzel olmuş ellerine sağlık gitgide heyecanlanıyor Kitap. Bu arada hayırlı olsun bebişler geliyormuş inşallah sağlıklı ve huzurlu bir hayatın ömrün olur çocuklarında sağlıklı doğar seni seviyorum :* :*
YanıtlaSilYa ya ya ya ya ya ya çok güzel ve istediğimiz gibi bir barışma
YanıtlaSilYa ya ya ya ya ya ya çok güzel ve istediğimiz gibi bir barışma
YanıtlaSilGerçekten çok güzel olmuş bence yiğit haklıydı ama tabii aylin in de haklılık payı var ellerine sağlık süper bir bölüm
YanıtlaSilBu nasıl bir bölümdür yahu bayıldım 😍😍😍😍
YanıtlaSilEllerne sağlık ^_^
YanıtlaSilYaaa çok tatlılar zaten çok küs kalamazlar ki😊😊 bölüm harika olmuş 👏👏
YanıtlaSilYaaa çok tatlılar zaten çok küs kalamazlar ki😊😊 bölüm harika olmuş 👏👏
YanıtlaSilYaaa çok tatlılar zaten çok küs kalamazlar ki😊😊 bölüm harika olmuş 👏👏
YanıtlaSilÇok bile dayanmışlar. Harikaydıııı.
YanıtlaSil👏👏👏👏👏👏
Çok güzel bir bölümdü ellerine sağlık yeni bölüm çabuk gelsin?
YanıtlaSilYine harika bir bölümdü. Yiğit... Boş yere gitmiştin. Sorunlardan kaçmak senin ikinci adınmış gibi geliyor artık. Karının yanında ol.
YanıtlaSilMuhteşemdi eline emeğine sağlik ama sanki yiğit kukreyecekmiş gibi bir his var içimde şok tan sonra :) var oyle bir sey yazarcim neyse gorcez bol ilhamli ve sağlikli gunler
YanıtlaSilYorum şeysi cok aşağıda kalmıs yahu. 😁 ellerine saglık özlem abla cok guzeldi 39-40 bölümlerini burdan daha yeni buldum sırf senin icinde blog actım kitap olacak cok ta guzel olacak tekrardan ellerine sağlık seviyorum seni kötü yorumlarıda takma lütfen. 😍😍😘😘
YanıtlaSilCok guzeldi ellerine saglik
YanıtlaSilÇok güzeldi ellerine sağlık 😊😊😊
YanıtlaSilÇok güzel olmuş ellerine sağlık. Diğer bölümü sabırsızlıkla bekliyorum. Lütfen hızlı yayınla.������
YanıtlaSilAyy bekledigimize deydi yaa acaip guzel bi bolumdu geleck bolum de umarim en kisa zamanda gelir ellerinize yüreğinize saglik❤❤❤��������
YanıtlaSilAyy bekledigimize deydi yaa acaip guzel bi bolumdu geleck bolum de umarim en kisa zamanda gelir ellerinize yüreğinize saglik❤❤❤��������
YanıtlaSilben hayatımda b kadar güzel bir hikaye okumadım süper olmuş yeni bölümü hemen yap dayanamıcağım
YanıtlaSilAy cooooook guzel olmus bu bolumdeeeee :))))))) sonunda baristilar��❤❤❤��
YanıtlaSil