: "width=1100"' name='viewport'/> ÖZLEM ÇORAPÇI AYDEMİR HİKAYELERİ: Aşk Fırtınası 23. Bölüm xgbtipjytrul.ozlemaydemir.com.

10 Ağustos 2016 Çarşamba

Aşk Fırtınası 23. Bölüm


                                                                          




                                                          OYNAYALIM FINDIK

Tekrar eve geri dönmemiz dakikalar almamıştı. O sahnelerin tamamı gözümde canlansa da aynı sahneyi tekrarlamaya gücüm yoktu. Başımda fena halde ağrımaya başlamıştı. Eve girince Doruk ile göz göze geldim. Onunda benden farkı yoktu. Mırıldanarak,

“Çok yoruldum. Nerede yatacağım ben?” diye sordum. Doruk bakışlarının alabileceği en sevecen hali ile gözlerime gülümsedi ve ben şu anda başka bir âleme göçtüğümden emindim. Kahretsin bu adam bu kadar etkileyici olmak zorunda mıydı?  Ya da ben bu adamdan bu kadar etkilenmek zorunda mıydım? Ben bu düşüncelerde büyülenmiş gibi ona bakıp her an bayılmamak adına savaşırken Doruk bana doğru yaklaşıp, elini yüzüme yerleştirdi ve yavaşça enseme yerleştirdiğinde kendine doğru çekti. Tüm bedenim hayatımın sonuna kadar huzurla kalabileceğim tek yer gibi görünen göğsüne çarptı. Sert ve iriydi. Bir o kadar da güvenliydi. Kendimi babamın göğsü hariç ilk defa güvende hissettiğim tek yerdi. Derin bir nefes alıp, onun o ilahi bir koku gibi başımı döndüren kokusunu içime çektim. Doruk o anda

“Burası senin için fazlasıyla rahat olacaktır fındığım” dediğinde ise kalbimin yerinden çıkacakmış gibi çarpmasına engel olamadım. Bu çarpmanın verdiği nefes darlığı ise bayılmam için son gücüyle uğraşıyordu. Umutsuzca direnmekten vazgeçip, kendimi o mükemmel güvenlikteki bedene bıraktım. Bir an ayaklarım yerden havalandı. Başım tam göğsüne yaslandı. Doruk kucağında ben yürümeye başladığında, gözlerimi kapadım. Bu mükemmel bir histi. Ve bitmesini hiç ama hiç istemiyordum. Bir odadan içeriye girdiğimizde bu lanet olasıca baş döndürücü koku daha yoğun gelmeye başladı. Aldığım her nefeste bedenim daha da çok karıncalanıyordu. Bu dayanılabilecek bir duygu değildi.  Doruk beni yavaşça yatağa bıraktığında, hemen oturur pozisyona geçtim ve onunla göz göze geldim.  Tamamen alaycı bir gülümseme takınan o ilahi suratını her ne kadar parçalamak istesem de içimden o dudakları öpme isteği ile kavrulan hisse gözlerimi devirdim. Bu ne azgınlıktır canım. Bir kendine gel diye de azarladım. Doruk alaycı bir sesle,

“ Bence üzerindeki bu elbiseden kurtulman gerekiyor fındığım. Yani rahat etmen açısından. Dediği anda gözlerim kocaman olurken panikle,

“Hayır! Çıplak yatmayacağım” diye haykırdım. Doruk duyduğu cümlenin etkisi ile bir an donuk gözlerle bana bakarken, saniyeler sonra kahkaha atmaya başladı. Öyle kahkaha krizine girdi ki bir an o kahkaha krizinde boğulacağını sandım. Doruk dakikalar sonra zor bela kendine geldiğinde yüzüme alaycı bir tavırla bakarak,

“O küçücük hınzır beyninde ne canlandırdın bilmiyorum ama anladığım kadarıyla süper bir şey. Şimdi onu bir kenara bırakalım.” Dedi ve duraksayıp yüzüme daha çok yaklaşarak

“Şimdilik” dedi ve sonrasında arkasındaki dolabı işaret ederek,

“Dolabım orada, ben aşağıya iniyorum ve gelene kadar kendine şu lanet olası kıyafetten daha az çekici bir şey bul fındık. “ dedi ve yerinden kalkıp odanın kapısına doğru giderken,

“ve aklından her ne geçiriyorsan eminim çok zevklidir ama unut. Bu gece sana dokunmayacağım. Sadece uyuyacağız fındık” dediğinde, utançla kızaran yüzüm ve yerin dibine geçmek isteyen kalbimle hızla yataktan kalktım. Doruk odadan çıkarken gözlerimi kısarak arkasından baktım. Her defasında beni neden intikam planı yapmaya zorluyordu ki? Yani şimdi Doruk’un benim isteğim haricinde bir şey yapmayacağını adım gibi biliyordum. Gerçi istesem de o boyutta bir şey yapmayacağı bariz belliydi. Yine de aklıma gelen şeytanlıkla sinsice sırıttım. Önünde bulunduğum dolabın kapısını açtım ve içinde bulunan beyaz tişörtlerden birini aldım. Üzerimdeki siyah elbisemi hızla çıkardım. Aynı hızla tişörtü giydim. Saçlarımı topladım. Yüzümdeki tozu toprağı temizledim ve aynada kendime baktığımda onca yaşanana rağmen yine de iyi göründüğümü fark ettim. Halime gülümsedim ve yatağa doğru yöneldiğimde kapıda beliren Doruk ile duraksadım. Doruk, donup kaldığı yerden gözleri ile üzerimi süzerken tüm bedenimi yakıcı bir alevin sardığını hissettim. Kahretsin adam sanki bir Süpermen’di ve gözlerinden çıkan ışınla bedenimi yakıyordu.  Gözleri bedenimi taradıktan sonra gözlerimde durduğunda, o kahve cennetinin gece karanlığına büründüğünü gördüm. Bu görüntü karşısında yutkunmadan edemedim. Doruk, gözlerini gözlerimden ayırmadan sakin ama bir o kadar da tehlikeli ses tonunda,

“Tamam, o zaman senin kurallarınla oynayalım fındık.” Dedi ve benim nefesimin kesilmesini hatta tökezlememi sağlayan şeyi yapmaya başladı. Lanet olsun ki böyle bir karşılığı beklemiyordum. Doruk, giydiği siyah tişörtü tek hamlede çıkartıp yere fırlattığında o kasların karşısında erimemenin imkansız olduğunu hissettim. Bedeni tamda kataloglardaki bedenler gibiydi. Böyle bedenlerin saklanması gün ışığına çıkmaması gerekiyordu. Kadınların kalp ve akıl sağlığı için bu kasların sergilenmesinin yasaklanması ve kuralı çiğneyenlerin cezalandırılması gerekiyordu. Şu bazı erkeklerin haftanın her günü saatlerce ağırlık kaldırıp, spor yapıp ortaya çıkarmaya çalıştıkları kaslar var ya işte onların her biri şu anda gözlerimin önünde sergileniyordu. İçimden bir ses, ‘ kızım İpek bu gece sabah olmaz’ diye haykırırken, içimdeki diğer ses ‘aklını başına topla’ diye haykırıyordu. İçimdeki adrenalininde verdiği heyecanla kekeleyerek,

“Şey oyun yok. Ben bir oyun planlamadım. Yani burada sadece tişörtlerin var ve bende sadece birini giydim. Cüssenden dolayı da bir hayli büyük geldi. “ diye söylediğimde Doruk alaycı bir tavırla,

“Yani?” diye sorunca duraksayıp, parmağımla yerdeki tişörtü göstererek,

“Onu giymen her ikimiz içinde iyi olacak” diye anlamasını um arak söylendim. Ama Doruk’un suratındaki sırıtma daha da yayılmıştı. Kahretsin neden bu kadar zorlayıcı oluyordu ki. Doruk yavaş adımlarla bana doğru yaklaşmaya başladığında ise kalbimin duracağını sandım. Onun attığı her adımda kalbim daha da hızlı atıyordu. Adımları tam önümde durduğunda, aramızda sadece milimlik boşluk vardı. Kokusu başımı döndürmeye başlamıştı ve sanırım aklımda çoktan görev yerini terk etmişti. Bu her ne kadar yanlış görünse de şu an kalbimin bunu anlaması imkânsızmış gibi görünüyordu. Doruk ellerini yüzüme yerleştirdiğinde anında kapanan gözlerimle bedenim daha da büyük bir duygu seline kendini bıraktı. Bu kadarı fazlaydı. Doruk beni beklenti içinde kıvrandırdığı esnada dudakları burnuma bu geceki ikinci öpücüğü bıraktığında ise resmen benliğimi kaybetmek üzere olduğumu fark ettim. Nasıl olabiliyor da hem deli gibi korkup, hem de aynı oranda çılgınlık yapmak isteyebiliyordum. Tüm bedenim beklenti ile kıvranırken, Doruk’un elleri yüzümden çekilip, omuzlarıma indi. Ardında parmaklarını kollarıma sürterek, avuçlarımı buldu. Hala dudakları dudaklarım ile buluşmamıştı. Bu çok fazla acı vericiydi. Beklenen dudaklar alnımla buluştuğunda kalbim göğüs kafesimi zorlamaya başlamıştı. Ardından sağ yanağıma bir öpücük bıraktı. Sonra sol yanağıma ve çeneme bir öpücük. Lanet olsun o mükemmel dudaklar dudaklarımı bulmuyordu. Doruk son olarak burnumun ucuna üçüncü öpücüğü bıraktığı anda açılan gözlerim, onun bana şefkatle bakan kahveleri ile buluştu. O kadar içten ve bir o kadar da sevgi dolu bakan gözleri beni içine çekerken Doruk,

“ Bu gece uyuyacağız fındık. Her ne kadar da buna dayanamayacak olsam da yapamam. Her şey kuralına göre yaşanmalı.  Ve bu kural için henüz erken.  Seni seviyorum bundan zerre şüphen olmasın. Ama günü geldiğinde daha güzel olur. Tabi o güne kadar kalp krizinden ölmezsem. “ dediğinde kalbimin kanat taktığını hissettim. Bir insan, nasıl oluyor da bu kadar mükemmel olabiliyordu. Kusursuz ve mükemmel, odunda olsa mükemmeldi uyuzda olsa mükemmeldi. Harika ötesi bir insandı. Bu romantik anın aksine bir anda beni ele geçiren şeytan ile sırıtarak, sinsi bir ses tonunda

“Benim aklıma gelmeyenler, senin aklından çıkmıyor mu uyuz şey? Diye söylendim ve parmaklarımın üzerinde yükselip, burnunun ucuna bir öpücük bıraktıktan sonra göz göze gelip onun o şaşkın bakışlarına gülümseyerek,

“ben burada yatıyorum. Yanımda yatacaksan horlamamaya dikkat et” dedim ve yanından geçip yatağa doğru ilerledim. Arkamdan aldığı derin nefesi verirken,

“Sen gerçekten büyük bir işkencesin fındık” diye söylenmesi kulağıma geldiğinde zaferle sırıttım. Oda kendimden emin ve birazda alaycı bir tavırla,

“uslu, hanı hanım bir kız olmadığımı havalimanında beni gördüğünde anlamış olman gerekiyordu. Orada değilse bile otelde kesinlikle bunu tespit etmiş olman gerekirdi.” Dediğimde ise baba dönmüş ellerini beline yerleştirmiş ve olanca seksiliğiyle bana bakıyordu. Fazlasıyla mükemmel görünüyordu. Ta ki konuşmaya başlayıp,

“Ben bunun farkındaydım. Ama sen aynı zamanda çok inatçıydın. Sana aşık olmam için elinden geleni yaptın!” dediğinde ise gururla gülümseyerek,

“Ben Hande Salman’ın kızıyım. Annemin babamı ne hale getirdiğini hiç dinlemedin galiba? Bir gün anlattığımda hak verirsin.” Dediğimde ise gözleri şaşkınlıkla açılarak, bana baktı. Şok olduğu her halinden belli oluyordu. O halde bile tehdit dolu ses tonuyla

“Yani?” diye sordu. Doruk’un bu sorusuna açıklayıcı bir ses tonunda

“Yanisi şu, babam anneme kendini affettirmek adına sarhoş olmuş, denize düşmüş, hatta hastanelerde yatmış. Yine de bunlara rağmen annem onu fazlasıyla süründürmüş. Sonunda babam annemi kaçırmış. Her ne yaşandıysa o zaman başlamış” dediğimde ise Doruk, gözlerini kısıp tedbirli bir ses tonunda,

“Bana sakın bunca zamandır anneni örnek aldığını söyleme Fındık” diye sorunca ise konuşmam bir anda kesilmişti. İçimden gelen panik gözlerimin kocaman olmasını sağlamıştı. Nefesim fark ettim şey ile kesilirken, içimden ‘kahretsin ayni annemin hayatı gibi yaşıyordum. Babam annemi üzecek bir şey yapmıştı. Annem ise onu uzun bir süre sonra affetmişti. Şimdi ise aynı şey Doruk ve benim aramda oluyordu. Annemin hikâyesi mutlu bitmedi. Benimki de mutlu bitmeyecekti.  Doruk bana gülümseyerek bakarken, gözlerim çoktan dolmaya başlamıştı. Olmayacaktı. Hiçbir zaman mutlu olmayacaktı. Bir gün bana bir şey olduğunda Beril’in yıkımı gibi yıkılacaktı. Onun için hiç başlamamalıydık. Bunca tehlikenin içinde, etrafımda halam ve onun etrafından bana bulaşan bir çok tehlikenin arasında ikimizde zarar görürdük. Bir kayba daha dayanamazdım. Bir acıyı daha kaldırmazdı bu can. Onun için herkes yoluna gitmeliydi. Bir an önce Amerika’ya büyükannemin yanına gitmeli ve Doruk’u unutmalıydım….


23 yorum :

  1. Kırarım kafana fındık ağacının kütüğünü kııığğğzzzz!!!!!!!!!!!!!!!

    YanıtlaSil
  2. Gitmesinnnn. Aklıma süper fikir geldi bacaklarını kıralım gidemesin 😏😏😏 nasıl fikir yazarcım 😊😊😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doruk kaçırıyor zaten havalimanında ipeki 😜😜

      Sil
  3. Of ipek ya ne cins düşüncelerin var sen annen depilsin soruk baban değil illa bir şey çıkaracan yani ay sinir oldum ama yinede çok güzel bir bölüm

    YanıtlaSil
  4. Ah be fındık neler düşünüyorsun sen böyle ya , düşünme relax ol rahat yasa hayatı. Tabiki de annesinin ölümünden etkileniyor ve haklı da normal olarak da. Ama gidmeyecek çünkü doruk inatçı kızımızı ikna edecek bir şekilde 😂😄

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel bir bölümdü ama keşke sonu böyle düşüncelerle bitmeseydi����

    YanıtlaSil
  6. Gitmesin �������� Doruk izin vermesin☺☺☺☺

    YanıtlaSil
  7. Gitmesin �������� Doruk izin vermesin☺☺☺☺

    YanıtlaSil
  8. o yüzden gidecem diye tutturmuştu :) dorukta keremin yolundan gidecek ve onu kaçıracak :D yaşasın doruk :*

    YanıtlaSil
  9. Ş ipek belası ortadan kalsada bizde kurtulsak fındıkta dorukta mutlu olsa

    YanıtlaSil
  10. Bu kızlar hep böyle dediğini hep terse çekerler. İpek de onu yapmış. Ama süründürmeye devam sonuna kadar.
    😂😂😂😂

    YanıtlaSil
  11. Bu kızlar hep böyle dediğini hep terse çekerler. İpek de onu yapmış. Ama süründürmeye devam sonuna kadar.
    😂😂😂😂

    YanıtlaSil
  12. Ehuehe. Bence klişenin kralını yap ve İpek'i dağ evine kaçırsın yazarcım, sence? 😏

    YanıtlaSil
  13. Yaaa su doruk gibi adam ciksin karsima evlenmezsem neyim tabi bu mertte olabilir yani borada olabilir yha mukemmel bi yazarsi ozlem abla harbi adam tiplemeleri cikariyosun...helal beee 😊😊😊👍👍👏👏

    YanıtlaSil
  14. Aynen bence de dağ evine kaçırıp sen beni sevdiğini itiraf edene kadar burdan çıkmayacaz desin.

    YanıtlaSil
  15. Fındık senin beynin nasıl çalışıyo acaba söler misin???? Ne demk amerikaya gitmek delirme. Dorukcum aşkım seni bırakmaz ki hem peşinden gelir bence. Ya böle saçma saçma şeler düşünüp canımı sıkıyon Fındık...

    YanıtlaSil
  16. Fındık senin beynin nasıl çalışıyo acaba söler misin???? Ne demk amerikaya gitmek delirme. Dorukcum aşkım seni bırakmaz ki hem peşinden gelir bence. Ya böle saçma saçma şeler düşünüp canımı sıkıyon Fındık...

    YanıtlaSil
  17. İpek sen annen değilsin Doruk da baban ona göre adam gibi düşün delirtme beni

    YanıtlaSil
  18. Çok güzel bir bölümdü tlfna format attigimdan bölüm geldigini görmemiştim ipek'in doruktan uzak durmaya çalışması onu hayatina almamaya cabalamasi nedense hosuma gidiyor :P eline sağlık özlem abla :)

    YanıtlaSil
  19. Çok güzel bir bölümdü tlfna format attigimdan bölüm geldigini görmemiştim ipek'in doruktan uzak durmaya çalışması onu hayatina almamaya cabalamasi nedense hosuma gidiyor :P eline sağlık özlem abla :)

    YanıtlaSil
  20. Yeni bölüm ne zaman Özlem abla :)

    YanıtlaSil
  21. Yeni bölümünü ne zaman yayınlamayı düşünüyorsunuz? Merakla bekliyorum

    YanıtlaSil