OYNAYALIM FINDIK
Tekrar eve geri dönmemiz dakikalar almamıştı. O sahnelerin
tamamı gözümde canlansa da aynı sahneyi tekrarlamaya gücüm yoktu. Başımda fena
halde ağrımaya başlamıştı. Eve girince Doruk ile göz göze geldim. Onunda benden
farkı yoktu. Mırıldanarak,
“Çok yoruldum. Nerede yatacağım ben?” diye sordum. Doruk
bakışlarının alabileceği en sevecen hali ile gözlerime gülümsedi ve ben şu anda
başka bir âleme göçtüğümden emindim. Kahretsin bu adam bu kadar etkileyici
olmak zorunda mıydı? Ya da ben bu
adamdan bu kadar etkilenmek zorunda mıydım? Ben bu düşüncelerde büyülenmiş gibi
ona bakıp her an bayılmamak adına savaşırken Doruk bana doğru yaklaşıp, elini yüzüme
yerleştirdi ve yavaşça enseme yerleştirdiğinde kendine doğru çekti. Tüm bedenim
hayatımın sonuna kadar huzurla kalabileceğim tek yer gibi görünen göğsüne
çarptı. Sert ve iriydi. Bir o kadar da güvenliydi. Kendimi babamın göğsü hariç
ilk defa güvende hissettiğim tek yerdi. Derin bir nefes alıp, onun o ilahi bir
koku gibi başımı döndüren kokusunu içime çektim. Doruk o anda
“Burası senin için fazlasıyla rahat olacaktır fındığım”
dediğinde ise kalbimin yerinden çıkacakmış gibi çarpmasına engel olamadım. Bu
çarpmanın verdiği nefes darlığı ise bayılmam için son gücüyle uğraşıyordu.
Umutsuzca direnmekten vazgeçip, kendimi o mükemmel güvenlikteki bedene
bıraktım. Bir an ayaklarım yerden havalandı. Başım tam göğsüne yaslandı. Doruk
kucağında ben yürümeye başladığında, gözlerimi kapadım. Bu mükemmel bir histi.
Ve bitmesini hiç ama hiç istemiyordum. Bir odadan içeriye girdiğimizde bu lanet
olasıca baş döndürücü koku daha yoğun gelmeye başladı. Aldığım her nefeste
bedenim daha da çok karıncalanıyordu. Bu dayanılabilecek bir duygu
değildi. Doruk beni yavaşça yatağa
bıraktığında, hemen oturur pozisyona geçtim ve onunla göz göze geldim. Tamamen alaycı bir gülümseme takınan o ilahi
suratını her ne kadar parçalamak istesem de içimden o dudakları öpme isteği ile
kavrulan hisse gözlerimi devirdim. Bu ne azgınlıktır canım. Bir kendine gel
diye de azarladım. Doruk alaycı bir sesle,
“ Bence üzerindeki bu elbiseden kurtulman gerekiyor
fındığım. Yani rahat etmen açısından. Dediği anda gözlerim kocaman olurken
panikle,
“Hayır! Çıplak yatmayacağım” diye haykırdım. Doruk duyduğu
cümlenin etkisi ile bir an donuk gözlerle bana bakarken, saniyeler sonra
kahkaha atmaya başladı. Öyle kahkaha krizine girdi ki bir an o kahkaha krizinde
boğulacağını sandım. Doruk dakikalar sonra zor bela kendine geldiğinde yüzüme
alaycı bir tavırla bakarak,
“O küçücük hınzır beyninde ne canlandırdın bilmiyorum ama
anladığım kadarıyla süper bir şey. Şimdi onu bir kenara bırakalım.” Dedi ve
duraksayıp yüzüme daha çok yaklaşarak
“Şimdilik” dedi ve sonrasında arkasındaki dolabı işaret
ederek,
“Dolabım orada, ben aşağıya iniyorum ve gelene kadar kendine
şu lanet olası kıyafetten daha az çekici bir şey bul fındık. “ dedi ve yerinden
kalkıp odanın kapısına doğru giderken,
“ve aklından her ne geçiriyorsan eminim çok zevklidir ama
unut. Bu gece sana dokunmayacağım. Sadece uyuyacağız fındık” dediğinde, utançla
kızaran yüzüm ve yerin dibine geçmek isteyen kalbimle hızla yataktan kalktım.
Doruk odadan çıkarken gözlerimi kısarak arkasından baktım. Her defasında beni
neden intikam planı yapmaya zorluyordu ki? Yani şimdi Doruk’un benim isteğim
haricinde bir şey yapmayacağını adım gibi biliyordum. Gerçi istesem de o
boyutta bir şey yapmayacağı bariz belliydi. Yine de aklıma gelen şeytanlıkla
sinsice sırıttım. Önünde bulunduğum dolabın kapısını açtım ve içinde bulunan
beyaz tişörtlerden birini aldım. Üzerimdeki siyah elbisemi hızla çıkardım. Aynı
hızla tişörtü giydim. Saçlarımı topladım. Yüzümdeki tozu toprağı temizledim ve
aynada kendime baktığımda onca yaşanana rağmen yine de iyi göründüğümü fark
ettim. Halime gülümsedim ve yatağa doğru yöneldiğimde kapıda beliren Doruk ile
duraksadım. Doruk, donup kaldığı yerden gözleri ile üzerimi süzerken tüm
bedenimi yakıcı bir alevin sardığını hissettim. Kahretsin adam sanki bir
Süpermen’di ve gözlerinden çıkan ışınla bedenimi yakıyordu. Gözleri bedenimi taradıktan sonra gözlerimde
durduğunda, o kahve cennetinin gece karanlığına büründüğünü gördüm. Bu görüntü
karşısında yutkunmadan edemedim. Doruk, gözlerini gözlerimden ayırmadan sakin
ama bir o kadar da tehlikeli ses tonunda,
“Tamam, o zaman senin kurallarınla oynayalım fındık.” Dedi
ve benim nefesimin kesilmesini hatta tökezlememi sağlayan şeyi yapmaya başladı.
Lanet olsun ki böyle bir karşılığı beklemiyordum. Doruk, giydiği siyah tişörtü
tek hamlede çıkartıp yere fırlattığında o kasların karşısında erimemenin
imkansız olduğunu hissettim. Bedeni tamda kataloglardaki bedenler gibiydi.
Böyle bedenlerin saklanması gün ışığına çıkmaması gerekiyordu. Kadınların kalp
ve akıl sağlığı için bu kasların sergilenmesinin yasaklanması ve kuralı
çiğneyenlerin cezalandırılması gerekiyordu. Şu bazı erkeklerin haftanın her
günü saatlerce ağırlık kaldırıp, spor yapıp ortaya çıkarmaya çalıştıkları
kaslar var ya işte onların her biri şu anda gözlerimin önünde sergileniyordu.
İçimden bir ses, ‘ kızım İpek bu gece sabah olmaz’ diye haykırırken, içimdeki
diğer ses ‘aklını başına topla’ diye haykırıyordu. İçimdeki adrenalininde
verdiği heyecanla kekeleyerek,
“Şey oyun yok. Ben bir oyun planlamadım. Yani burada sadece
tişörtlerin var ve bende sadece birini giydim. Cüssenden dolayı da bir hayli
büyük geldi. “ diye söylediğimde Doruk alaycı bir tavırla,
“Yani?” diye sorunca duraksayıp, parmağımla yerdeki tişörtü
göstererek,
“Onu giymen her ikimiz içinde iyi olacak” diye anlamasını um
arak söylendim. Ama Doruk’un suratındaki sırıtma daha da yayılmıştı. Kahretsin
neden bu kadar zorlayıcı oluyordu ki. Doruk yavaş adımlarla bana doğru
yaklaşmaya başladığında ise kalbimin duracağını sandım. Onun attığı her adımda
kalbim daha da hızlı atıyordu. Adımları tam önümde durduğunda, aramızda sadece
milimlik boşluk vardı. Kokusu başımı döndürmeye başlamıştı ve sanırım aklımda
çoktan görev yerini terk etmişti. Bu her ne kadar yanlış görünse de şu an
kalbimin bunu anlaması imkânsızmış gibi görünüyordu. Doruk ellerini yüzüme
yerleştirdiğinde anında kapanan gözlerimle bedenim daha da büyük bir duygu
seline kendini bıraktı. Bu kadarı fazlaydı. Doruk beni beklenti içinde
kıvrandırdığı esnada dudakları burnuma bu geceki ikinci öpücüğü bıraktığında
ise resmen benliğimi kaybetmek üzere olduğumu fark ettim. Nasıl olabiliyor da
hem deli gibi korkup, hem de aynı oranda çılgınlık yapmak isteyebiliyordum. Tüm
bedenim beklenti ile kıvranırken, Doruk’un elleri yüzümden çekilip, omuzlarıma
indi. Ardında parmaklarını kollarıma sürterek, avuçlarımı buldu. Hala dudakları
dudaklarım ile buluşmamıştı. Bu çok fazla acı vericiydi. Beklenen dudaklar
alnımla buluştuğunda kalbim göğüs kafesimi zorlamaya başlamıştı. Ardından sağ
yanağıma bir öpücük bıraktı. Sonra sol yanağıma ve çeneme bir öpücük. Lanet
olsun o mükemmel dudaklar dudaklarımı bulmuyordu. Doruk son olarak burnumun
ucuna üçüncü öpücüğü bıraktığı anda açılan gözlerim, onun bana şefkatle bakan
kahveleri ile buluştu. O kadar içten ve bir o kadar da sevgi dolu bakan gözleri
beni içine çekerken Doruk,
“ Bu gece uyuyacağız fındık. Her ne kadar da buna
dayanamayacak olsam da yapamam. Her şey kuralına göre yaşanmalı. Ve bu kural için henüz erken. Seni seviyorum bundan zerre şüphen olmasın.
Ama günü geldiğinde daha güzel olur. Tabi o güne kadar kalp krizinden ölmezsem.
“ dediğinde kalbimin kanat taktığını hissettim. Bir insan, nasıl oluyor da bu
kadar mükemmel olabiliyordu. Kusursuz ve mükemmel, odunda olsa mükemmeldi
uyuzda olsa mükemmeldi. Harika ötesi bir insandı. Bu romantik anın aksine bir
anda beni ele geçiren şeytan ile sırıtarak, sinsi bir ses tonunda
“Benim aklıma gelmeyenler, senin aklından çıkmıyor mu uyuz
şey? Diye söylendim ve parmaklarımın üzerinde yükselip, burnunun ucuna bir
öpücük bıraktıktan sonra göz göze gelip onun o şaşkın bakışlarına gülümseyerek,
“ben burada yatıyorum. Yanımda yatacaksan horlamamaya dikkat
et” dedim ve yanından geçip yatağa doğru ilerledim. Arkamdan aldığı derin
nefesi verirken,
“Sen gerçekten büyük bir işkencesin fındık” diye söylenmesi
kulağıma geldiğinde zaferle sırıttım. Oda kendimden emin ve birazda alaycı bir
tavırla,
“uslu, hanı hanım bir kız olmadığımı havalimanında beni
gördüğünde anlamış olman gerekiyordu. Orada değilse bile otelde kesinlikle bunu
tespit etmiş olman gerekirdi.” Dediğimde ise baba dönmüş ellerini beline
yerleştirmiş ve olanca seksiliğiyle bana bakıyordu. Fazlasıyla mükemmel
görünüyordu. Ta ki konuşmaya başlayıp,
“Ben bunun farkındaydım. Ama sen aynı zamanda çok
inatçıydın. Sana aşık olmam için elinden geleni yaptın!” dediğinde ise gururla
gülümseyerek,
“Ben Hande Salman’ın kızıyım. Annemin babamı ne hale
getirdiğini hiç dinlemedin galiba? Bir gün anlattığımda hak verirsin.” Dediğimde
ise gözleri şaşkınlıkla açılarak, bana baktı. Şok olduğu her halinden belli
oluyordu. O halde bile tehdit dolu ses tonuyla
“Yani?” diye sordu. Doruk’un bu sorusuna açıklayıcı bir ses
tonunda
“Yanisi şu, babam anneme kendini affettirmek adına sarhoş olmuş,
denize düşmüş, hatta hastanelerde yatmış. Yine de bunlara rağmen annem onu
fazlasıyla süründürmüş. Sonunda babam annemi kaçırmış. Her ne yaşandıysa o
zaman başlamış” dediğimde ise Doruk, gözlerini kısıp tedbirli bir ses tonunda,
“Bana sakın bunca zamandır anneni örnek aldığını söyleme
Fındık” diye sorunca ise konuşmam bir anda kesilmişti. İçimden gelen panik
gözlerimin kocaman olmasını sağlamıştı. Nefesim fark ettim şey ile kesilirken,
içimden ‘kahretsin ayni annemin hayatı gibi yaşıyordum. Babam annemi üzecek bir
şey yapmıştı. Annem ise onu uzun bir süre sonra affetmişti. Şimdi ise aynı şey
Doruk ve benim aramda oluyordu. Annemin hikâyesi mutlu bitmedi. Benimki de
mutlu bitmeyecekti. Doruk bana gülümseyerek
bakarken, gözlerim çoktan dolmaya başlamıştı. Olmayacaktı. Hiçbir zaman mutlu
olmayacaktı. Bir gün bana bir şey olduğunda Beril’in yıkımı gibi yıkılacaktı. Onun
için hiç başlamamalıydık. Bunca tehlikenin içinde, etrafımda halam ve onun
etrafından bana bulaşan bir çok tehlikenin arasında ikimizde zarar görürdük. Bir
kayba daha dayanamazdım. Bir acıyı daha kaldırmazdı bu can. Onun için herkes
yoluna gitmeliydi. Bir an önce Amerika’ya büyükannemin yanına gitmeli ve Doruk’u
unutmalıydım….
Kırarım kafana fındık ağacının kütüğünü kııığğğzzzz!!!!!!!!!!!!!!!
YanıtlaSilAynennnnnn sakın fındıkkk
SilGitmesinnnn. Aklıma süper fikir geldi bacaklarını kıralım gidemesin 😏😏😏 nasıl fikir yazarcım 😊😊😊
YanıtlaSilDoruk kaçırıyor zaten havalimanında ipeki 😜😜
SilOf ipek ya ne cins düşüncelerin var sen annen depilsin soruk baban değil illa bir şey çıkaracan yani ay sinir oldum ama yinede çok güzel bir bölüm
YanıtlaSilAh be fındık neler düşünüyorsun sen böyle ya , düşünme relax ol rahat yasa hayatı. Tabiki de annesinin ölümünden etkileniyor ve haklı da normal olarak da. Ama gidmeyecek çünkü doruk inatçı kızımızı ikna edecek bir şekilde 😂😄
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümdü ama keşke sonu böyle düşüncelerle bitmeseydi����
YanıtlaSilGitmesin �������� Doruk izin vermesin☺☺☺☺
YanıtlaSilGitmesin �������� Doruk izin vermesin☺☺☺☺
YanıtlaSilo yüzden gidecem diye tutturmuştu :) dorukta keremin yolundan gidecek ve onu kaçıracak :D yaşasın doruk :*
YanıtlaSilŞ ipek belası ortadan kalsada bizde kurtulsak fındıkta dorukta mutlu olsa
YanıtlaSilBu kızlar hep böyle dediğini hep terse çekerler. İpek de onu yapmış. Ama süründürmeye devam sonuna kadar.
YanıtlaSil😂😂😂😂
Bu kızlar hep böyle dediğini hep terse çekerler. İpek de onu yapmış. Ama süründürmeye devam sonuna kadar.
YanıtlaSil😂😂😂😂
Ehuehe. Bence klişenin kralını yap ve İpek'i dağ evine kaçırsın yazarcım, sence? 😏
YanıtlaSilYaaa su doruk gibi adam ciksin karsima evlenmezsem neyim tabi bu mertte olabilir yani borada olabilir yha mukemmel bi yazarsi ozlem abla harbi adam tiplemeleri cikariyosun...helal beee 😊😊😊👍👍👏👏
YanıtlaSilAynen bence de dağ evine kaçırıp sen beni sevdiğini itiraf edene kadar burdan çıkmayacaz desin.
YanıtlaSilFındık senin beynin nasıl çalışıyo acaba söler misin???? Ne demk amerikaya gitmek delirme. Dorukcum aşkım seni bırakmaz ki hem peşinden gelir bence. Ya böle saçma saçma şeler düşünüp canımı sıkıyon Fındık...
YanıtlaSilFındık senin beynin nasıl çalışıyo acaba söler misin???? Ne demk amerikaya gitmek delirme. Dorukcum aşkım seni bırakmaz ki hem peşinden gelir bence. Ya böle saçma saçma şeler düşünüp canımı sıkıyon Fındık...
YanıtlaSilİpek sen annen değilsin Doruk da baban ona göre adam gibi düşün delirtme beni
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümdü tlfna format attigimdan bölüm geldigini görmemiştim ipek'in doruktan uzak durmaya çalışması onu hayatina almamaya cabalamasi nedense hosuma gidiyor :P eline sağlık özlem abla :)
YanıtlaSilÇok güzel bir bölümdü tlfna format attigimdan bölüm geldigini görmemiştim ipek'in doruktan uzak durmaya çalışması onu hayatina almamaya cabalamasi nedense hosuma gidiyor :P eline sağlık özlem abla :)
YanıtlaSilYeni bölüm ne zaman Özlem abla :)
YanıtlaSilYeni bölümünü ne zaman yayınlamayı düşünüyorsunuz? Merakla bekliyorum
YanıtlaSil